1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Dinimizce Yılbaşı KUTLAMAK

Gönderilme zamanı: 29 Ara 2009 16:37
gönderen dilaverkizak
Yılbaşı ile Noel birbirinden farklıdır; fakat Noel kutlamalarının devamı sayılabileceğinden yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, çam kesip evi çamla süslemek caiz olmaz. Çünkü bayramlarında onlar gibi eğlenmek, onlara benzemek olur.

Din kitaplarında buyuruluyor ki:
Noel günü ve gecesinde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan küfre girer.

Yılbaşı münasebetiyle Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca çam fidanı Noel hurafesi uğruna kesilip yok edilmektedir. Hıristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde de bu cinayetler işlenmemeli. Hıristiyanlara benzememek için yılbaşı gecesi hindi yememeli! Yenirse mekruh olur. Birkaç gün sonra yenebilir. Kumar oynamak, tombala çekmek gibi oyunlar ise zaten her zaman caiz değildir. Bu gece, gayrı müslimlere benzemek gayesiyle çeşitli yiyecek, içecek almak da caiz olmaz.

Her zaman ne alınıyorsa onları almakta mahzur yoktur. Bu geceye ayrı bir önem vermemelidir.

Yalnız Hıristiyanların değil, Yahudilerin ve bütün bâtıl dinlerin ibadetlerini yapmak, onlara benzemek olur. Mesela 21 Martı Nevruz Bayramı diyerek kutlamak da böyledir. Kâfirlerin ibadetleri ve çirkin işleri hariç, mubah olan âdetlerini yapmakta mahzur yoktur. Yani onlara benzemiş olunmaz.

Noeli kutlamak asla caiz değildir. Bir zaruret olursa, caiz olur. Mesela devletlerarası protokolde zaruret olduğu için kutlamak caiz olur. Fakat, Noel ile ilgisi olmayan yılbaşında bir Müslümana tebrik kartı yazıp, yeni bir yılın insanlık için, Müslümanlar için hayırlı olmasını dilemek günah değildir. Yahut, (yeni yılın kutlu olsun) diyene, (seninki de kutlu olsun) demek günah olmaz. Bu inceliği anlamalıdır!

Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır! Sanki mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, sohbetler düzenlemek uygun değildir. Bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur. Bu geceye değer veriyormuş gibi hareket etmek doğru değildir. Müslüman her gece neleri yapıyorsa, bu gece de onları yapmalıdır!

Re: Dinimizce Yılbaşı KUTLAMAK

Gönderilme zamanı: 29 Ara 2009 16:38
gönderen dilaverkizak
بِسْمِ اللهِالرَّحْمنِالرَّحِيمِ
لا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْحَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْأَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْسورة المجادلة

Ey Müslüman kardeşim (Allah'ın rahmeti sizin ve bizim üzerimize olsun), çağımızda Müslümanların başına gelen en büyük belaların önde gelen bir sebebi, Cehennem Ashabı Yahudi ve Hıristiyanlarla müşrik topluluklara benzemek ve onların peşinden gitmektir. Hatta bu Yahudi, Hıristiyan ve müşriklerin peşinden gidenlerin bir çoğu için Allah Rasulü Sallallahü Aleyhi Vesellem'in şu sözü gerçekleşmiştir:

"-Andolsun ki, sizden öncekilerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Öyle ki, onlar keler deliğine girseler siz de gireceksiniz" Dedik ki "Ey Allah'ın Rasulü, Yahudi ve Nasranileri mi kastediyorsunuz?" "-Ya kim olacaktı?" diye cevap verdi." (Buharı ve Müslim)

Allahu Ekber! Bu sapıklık, diğer ümmetlerden intikal edip gelen bir sünnet halini aldı. Öyle bir hale geldik ki, İslam'a intisab edenlerden çoğunu, küfür ehli olan insanlardan ayıramaz olduk.

Bu tür insanları ikiye ayırmak mümkündür:

1. Dinden yüz çevirip hevasıne uyanlar ki, onların işleri fesada bulanmıştır. Ne yazık ki, toplumların çoğunluğu enaniyet, kibir içerisinde dünyaya dalmış, ehl-i İslâm’ı küçümser olmuşlardır. Sorulduğu zaman 'Müslümanım' demekten öteye dinin hiçbir şeyini bilmezler.

2. Bunlar, Rasulullah'ın getirdiği İslâmî çizgiyi muhafaza edemeyenlerdir ki, yaşadıkları gibi inanma gafletine düşerler. İslam ile İslam dışı şeylerin sentezine çalışırlar ve bu çabalarını da "Çağdaş İslam" ismiyle, cazip poşetler içerisinde insanların önüne koyarlar. Bunlar ayet ve hadisleri kendi hevalarına göre eğip bükmektedirler. Böyle yapıyorlar ki, bu "Çağdaş İslamları" hevalarına uygun olsun. Bu tip insanlar sayılamayacak kadar çoktur. Bunlar, haklarında "Siz o gün çok olacak-sınız, ancak sellerin üzerindeki çer çöp gibi" (sahih, imam Ahmed)diyen hadis-i şerifteki nitelemeye uygun olanlardır. Bunlar da; Müslümanlar olduklarını savunurlar. İslâm adına ahkam keserler. Gelin görün ki, Rasulullah'ın sünnetini bırakıp başka başka sünnetlere tabi oldukları için, onların çalışmasıyla Allah Müslümanları zafere ulaştırmaz. Hatta bütün dünya onlarla dolsa bile...

Bu iki grubun dışında kalan üçüncü bir grup vardır ki (Allah bizleri onların listesine dahil etsin), onlar, Allah Celle Celalühü'nün hidayetine erdirip ayaklarını sabit kıldığı kimselerdir. Bunlar, Allah Celle Celalühu'nün Kitab'ı ve Rasulu (S.A.V.)’in Sünnet'ine tam olarak uyanlardır. Onlar "Hakk Ehli" ve Allah (C.C.)’ü katında kurtuluşa eren topluluktur. Onlar bu dinin dosdoğru çizgisinden asla dönmezler ve o çizgi üzerinde ölürler.

Allah'ın Rasulü bunlar için şöyle buyurmuştur:

"Benim ümmetimden hak üzerinde sebat eden bir fırka her zaman var olacaktır. Onlara düşmanlık besleyenlerin zararı ulaşamaz. Kıyamet kopana kadar bu topluluk tavizsiz yaşayacaktır." (Müslim)

Kafirlere benzemekten en uzak olanlar; bu Müslümanlardır. Onlar kafirlerin yaşayışlarını asla taklit etmezler. Eğer ederlerse, şereflerini kaybederler. Ancak o kafirlerin bizim yaşantımızı taklit etmeleri, onlar için büyük şereftir. İzzet, Allah (C. C.)'nün, Rasul (S.A.V.)'in ve müminlerindir.

Bu, kurtuluş ile müjdelenen fırka dışında kalan ve birinci maddede zikretmiş olduğumuz ehl-i hüsran, ehl-i nedamet, ehl-i zillet içindeki ihanet fırkası (ki, Allah bizleri onlar ile birlikte olmaktan muhafaza buyursun), kopkoyu bir karanlık içinde, sonlarının ne olacağı belirsiz bir şekilde ömür çürütmektedirler. Tövbe edip Allah'a dönmeden ölürlerse, varacakları yer ise; Cehennem ateşinin ta kendisidir.

İkinci bölümde zikretmiş olduğumuz, deliller üzerinde oynayıp onları eğip büken, çağdaş diye tabir edilen neidüğü belirsiz, köksüz ve ruhsuz yaşayışlarına delil arayan fırkaya gelince; işte, biz onları Allah'a dönmeye davet ediyoruz. Sırat-ı müstakim üzere yaşamaya çağırıyoruz. Cehennem ateşine götürücü hevalardan sakındırmak istiyoruz, uyandırmak istiyoruz. İnanıyoruz ki, onların kafirleri taklit etmelerinin esas sebebi bilgisizlikleri, basiretsizlikleri ve iman zafiyetindendir. Ayrıca, kendilerini dosdoğru yola çağıran örnek şahsiyetlerden de mahrum olmalarıdır.

Bu, kafirlere benzemenin en belirgin örneklerinden biri de; onların "Yılbaşı"larını tanımak ve yılbaşını Hıristiyanların kutladığı günde kutlamaktır. Bu vesile ile, 'yılbaşı' adıyla bilinen bozulmuş Hıristiyanlık âdeti üzerinde bir nebze durmak istiyoruz.

Hıristiyan olduğunu savunan insanlar, bu 'yılbaşı' gününü kutluyorlar. Ancak onlar hakkında Allahu Teala Kitab'ında şöyle buyuruyor:

"Meryem oğlu Mesih Allah'tır, diyenler kafir olmuşlardır, "(el-Maide:17)
"Allah üçün üçüncüsüdür, diyenler kafir olmuşlardır." (el-Maide:73)

Bu insanlar onların uydurma bayramını kutlarken, Mesih Aleyhisselâm ve O'nun doğum anısına iftira etmektedirler. İsa Aleyhisselâm onların yaptıklarından beridir ve bunların hepsini inkar edicidir.

İşte onlar, bu uydurma yalanlar ve bozuk inançla, Allah (C.C.)'nün hakkında hiçbir delil indirmediği ve selim fıtratın nefret ettiği amelleri işlemektedirler.
İnsanı gerçekten hayrette bırakan birşey varsa, o da, İslam toplumunun hemen hemen tamamının, büyük bir oranda Yahudi ve Hıristiyanları taklit etmesi, hatta onların küfür olan bayramlarına bile uyması ve fakat hala da Müslüman olduklarını zannetmeleridir. Onlar ilericiliğin ve uygar olmanın Yahudi ve Hıristiyanlara uymaktan geçtiğini zannetmektedirler. Bu, onların dinlerinden uzaklaşmalarının ve kafirlerin uşağı haline gelmelerinin de tabii bir habercisidir. Oysa bu din, (İslam) insanoğlunun yegane şeref kaynağıdır.
Allah (C.C.)'nün Şeriatı dışında kalan bütün şeriatlara muhalefet etmek, onların din, gelenek ve bayramlarının tamamına; ayrıca yeme-içme ve giyim-kuşamlarında da onlara aykırı davranmak, yüce dinimizin temel kurallarındandır.

Bu konudaki birçok delilin hepsini ortaya koymaya gerek yoktur. Aksine, söz konusu delillerden birkaçı bile meselenin vehameti için kafidir. Nasihat edenlerin çok az olduğu günümüzde, dinimizin aslından olan nasihatleşme düsturunu da böylelikle ihya etmiş olalım.

Deliller:

1. Allahu Teala buyuruyor:
"Sonra seni bir Şeriat üzere kıldık. Ona uy, bilmeyenlerin hevalarına uyma." (el-Casiye: 18)

Şeyhu'l İslam Ebu'l-Abbas El-Harani diyor ki: "Burada 'bilmeyenler' sözüne, Allah'ın Şeriat'ına aykırı davranan herkes girer. 'Hevaları' kavramı içerisine de, müşriklerin işledikleri amellerin hepsi girer, ki bu davranışları onların dinlerinin gereğidir."

2. "Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, bil ki sen de zalimlerdensin," (el-Bakara: 145)

Ehl-i Sünnet müfessirlerinin icmaı vardır ki; "Bu ayet-i kerimede onların tüm yaşantılarına muhalefetin mecburiyetine işaret vardır" demişlerdir.

3. "Ey iman edenler! 'Bizi gözet' demeyin, 'bize bak' deyiniz!" (el-Bakara: 104)

İbn-i Kesir (R.A.), tefsirinde bu ayet hakkında şöyle diyor: Allah Azze ve Celle, bu ayetle, müminlerin, söz ve davranışlarında kafirlere benzemelerini yasaklamıştır." Çünkü Yahudiler "Raina" kelimesini Nebi (S.A.V.)'e hakaret olsun diye kullanıyorlardı. Allah Azze ve Celle de; mü'minleri bundan alıkoydu.

4. Allah Rasulu (S.A.V.); "Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır" buyuruyor (Ebu Davud).

Hadis-i Şerifte, Müslüman olmayanlara benzeyenleri şiddetle kınama vardır. Kim de takva ehli ve salih insanlara benzerse, o da onlardandır. Allah korusun, kim de Yahudi ve Hıristiyanlara benzerse, o da onlardandır.

İbn-i Kesir (R.A.), tefsirinde bu hadisi şöyle açıklıyor: "Bu ayette (Bakara 104. ayet) kafirlere sözlerinde, davranışlarında, bayram ve ibadetlerinde, vb. işlerinde, (Müslümanlar için meşru olmadığı halde) uyanlar için şiddetli bir tehdit ve acı bir azapla cezalandırma uyarısı vardır."

5. Allah Rasulu (S.A.V.); "Bizden gayrisinin sünnetiyle amel eden bizden değildir" (Sahihu'1-Cami: 5439) buyurmaktadır.

Yine şöyle buyuruyor: "Bizden başkasına benzeyen bizden değildir. Yahudilere ve Hıristiyanlara benzemeyin. Yahudilerin selamı parmaklarla, Hıristiyanların selamı avuç içiyledir." (Sahihu'l-Cami: 5434)

Allahu Ekber! Benzemenin hükmü bile böyle olunca, tıpatıp kafirleri izleyen, onların âdetlerine sıkı sıkıya bağlı olan, Müslümanları küçümseyip onlardan uzak duranların hükmü nedir acaba? Kim Allah Rasulü (S.A.V.)'in Sünnet'ini terkeder ve bunu başka bir sünnet/alışkanlık/adet ile değiştirirse, İslam'a bağlı olduğunu söyleyip Müslümanların isimleriyle anılsa bile, İslam üzere değildir.

6. Allahü Teala kafirlere geleneklerinde uymayan mü'minleri şöyle över: "Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir." (Furkan:72)

Müfessirlerin çoğu bu ayette geçen "zûr" kelimesini, "müşriklerin bayramı" olarak açıklamışlardır.

7. Allah Rasulu (S.A.S.) Medine'ye geldiğinde, onların oynayıp eğlendikleri iki günlerinin olduğunu öğrendi. "Bu günler nedir?" diye sordu. Dediler ki; "Cahiliyyede bu iki günde oynardık." Allah Rasulu (S.A.S.) şöyle buyurdu: "Allah bundan daha hayırlı olanı size verdi: Kurban Bayramı ve Fıtr Bayramı." (Ebu Davud-Sahih)

8. Adamın birisi "Bavane" adlı bir yerde deve kesmek için adakda bulunmuştu. Allah Rasulu (S.A.S.) "Orada daha önce cahiliyye insanı kendisine tapılan putlardan bir put' bulunduruyor muydu?" diye sordu. Dediler ki "Hayır, bulundurmuyordu." Rasulullah sordu: "Peki orada daha önce kafirlerin bayramlarından bir bayram kutlanıyor muydu?" Yine "Hayır" dediler. O zaman Rasulullah (S.A.S.) adama: "Nezrini (adak) yerine getir. Ne Allah'a isyanda ve ne de insanın sahip olmadığı şeylerde yapılan nezre sadakat yoktur" dedi." (EbuDavud)

Bu hadisten anlaşıldığına göre, kafirlerin sadece bayram yerlerinde işlenen bir amel bile Allah'a isyan sayılmaktadır. Zira bu, Allah Teala'ya isyan edilen yerleri meşru görmekdir.

Ömer İbnu'l Hattab (R.A.) der ki; "Allah'ın düşmanlarının bayramlarından sakınınız! (Beyhakî, Sünenü'l-Kübra)

Son Söz:

Sözün özü, Alahu Teala, Cehennem'in ashabı olan kafirlere benzemeyip, onların amellerini işlemememizi, büyük bir hikmet gereği olarak bize emretmiştir, ki onların sevgisi Müslümanların kalplerine girmesin. Zira onlar Allah (c.c)'nün ve müslümanların düşmanıdırlar. Onlara işlerinde ve yaşayışlarında benzerlik ve uygunluk, kalpler arasında ülfet ve yakınlığı doğurur. Bu da onlara karşı sevgi ve aşkı beraberinde getirir.
Bu konuda daha sayılamayacak kadar delil vardır. Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız deliller, hakkı tanımak ve insanların çoğunun, Allah Rasulü (S.A.V.)'in Sünnet'ini terkedip kafirlere benzemek suretiyle içine düştükleri sapıklığı görmek isteyenler için yeterlidir.
Gördüğümüz kadarıyla Yılbaşı kutlamalarında Hıristiyanlara benzeyen ve buna rağmen kendisini Müslüman zanneden birçok insan türemiştir. Hanefî âlimlerinden Molla Aliyyü'1-Kari (R.A.), diyor ki: "Kim Nevruz günü bir kafire bir yumurta hediye ederse, kafir olmuştur. Çünkü o, bu davranışıyla kafire; küfründe ve sapıklığında yardımcı olmuştur, onları teşvik etmiştir veya bu hediyesiyle onlara benzemiştir." 'Mecmau'n-Navazil' adlı kitapta şöyle denir: "Nevruz kutlamalarını gören bir Müslüman, 'ne güzel gelenek koymuşlar' dese, kafir olur." Nedenine gelince, o da, küfrün ihdas edilme-sini hoş görerek, İslam'dan hoşlanmadığını açığa vurmaktır.
El-Fetava es-Suğra'da ise şöyle deniliyor: "Kim Nevruz günü, daha önce hiç satın almadığı bir şeyi sadece Nevruzu kutlamak için satın alırsa, kafir olur."(Fıkh-ı Ekber Şerhi: 186) Aynı şekilde, daha önce hindi satın alıp yemeyen kimse, sadece Yılbaşını kutlamak için satın alırsa kafir olur.
Günümüzde kafirlere benzemeye verebileceğimiz örneklere gelince, şunları sıralayabiliriz: Ancak bu sıralamanın başına, kafirlerin en belirgin özelliği olan beşerî, laik kanunları alıp getirip insanlara onunla hükmetmek ve bu hükme kalpten rıza göstermektir. Ayrıca sırf kafirlere benzemek için, mü'min erkeğin en belirgin şiarı olan sakalı kesmek (ki, sakal kesmek, cihana hükmeden Müslümanların, benzedikleri kafirlerin egemenlikleri altına girmeleri ve onların oyuncağı olmalarını da beraberinde getirmiştir), giyimkuşamda onları taklit etmek, evlerde de onlara benzeyerek; ruh taşıyan şeylerin resim ve heykellerini bulundurmaktır. Özellikle Hıristiyanların, Hazreti Meryem'in Hazreti İsa'yı altında doğurduğuna inandıkları 'noel ağacını' evlere taşımak, hediye olarak almakvermek, süslemek ve yılbaşında tatil yapmak, hediyeleşmek, tebrikleşmek asla caiz değildir. Kafirlerin remzi, alamet-i farikası durumunda olan her şeyin hükmü de böyledir. Onlara benzemenin en çarpıcı örneği ise, onlara sevgi ve aşk ile bağlanmak ve Müslümanlara, salih insanlara ve takva ehline karşı nefretle bakmaktır. Çünkü imanın en sağlam kulpu, "Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir."
Ey Müslüman kardeşim! Allah'ın bu kadar sakındırmasına ve Rasulullah’ın bu kadar ikazına rağmen; onları çiğneyip kafirlere benzemenin âhiret hayatında sana ne külfetler getireceğini düşünüyor musun? Allah ve Resulü’nün seni nasıl karşılayacağını göz önüne almanızı hatırlatmak isteriz. Oysa Allahû (C. C.)’ü, dinden sapmış düşmanlarına sevgi beslemeyi yasaklamıştır: "(Ey Muhammed), Allah'a ve Âhiret gününe iman edenleri, babaları, oğulları ve hısım Akrabalar da olsa Allah'a ve Rasulüne karşı gelenleri sever bulamazsın" (el-Mücadele:22) buyurmaktadır.
Allah (C. C.)'den, bizi sevdiklerini seven, düşman olduklarına düşman olan, dost olduklarına da dost olanlardan kılmasını dileriz. O ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.

Allah'ım! Tebliğ ettik. Sen şahit ol! sadekallahul aliyyul aziym ..