anne ve babanın çocuk üzerindeki hakları
Gönderilme zamanı: 25 Haz 2009 17:49
İnsanların bu dünyada ekonomik imkanları aynı olmadığı için bütün çocuklarında ekonomik yönden aynı şartlar altında yetiştirilmesi mümkün değildir. Ancak çocuğun zaruri olan maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanması için islam dini belirli hükümler koymuştur.
Mesela çocuğun iki yaşına kadar anne sütü içirilmesi, çocuğun islam ahlakıyla yetiştirilmesi, çocuğa güzel giysiler giydirilip temiz yataklarda yatırılması, helal rızık ile beslenmesi, güzel isim hakkı, sünnet olma hakkı, güzel terbiye edilme hakkı, eşit muamele hakkı, farzı ayn ilimleri öğrenme hakkı, yazı öğrenme hakkı, Kuan öğrenme hakkı, sanat ve zanaat öğrenme hakkı, yüzme ve atıcılık gibi sünette yeri olan sporları öğrenme hakkı, oyun hakkı, evlendirilme hakkı gibi hususlar getirilmiştir.
Bir kimse, çocuğu olduğu vakit müjdelenince onu bir nimet bilip, Allah'a hamd etmeli, Hadis-i şerifte: "Evlad kokusu, Cennet kokusudur." "Evlad dünyada nur, ahirette sürurdur", buyurulmuştur. Çocuğu beyaz elbiselere sarmalı. Çocuğun ağlamasından, anası ve babası üzülmemelidirler. Çünkü, ağlaması, anasına babasına tesbih, tehlil, dua ve istiğfar olur. Bir hadis-i şerifte: "Mü'minin evladı dört ay "La ilahe illallah", dört ay "Muhammedür Resulullah", dört ay "Ya Allah! Beni, anne ve babamı mağfiret et" der.
Erkek çocuk olunca sevinip de, kız olunca üzülmek yersizdir. Çünkü, bunların hangisinin daha hayırlı olacağını Allah'tan başka kimse bilemez. Aksine olarak, kız çocuğunda daha fazla memnuniyet göstermek lazımdır. Zira, Kur'an-ı Kerim'de Allahü teâlâ, çocuktan bahsederken, kız çocuğunu takdim ederek, mealen şöyle buyurmuştur: "Allah, dilediğine kız, dilediğine erkek evlad verir." Bu ayet-i kerime, kız çocuğunun erkek evladdan hayırl olduğuna delalet eder.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin bir kız evladı olsa da, onu İslam adabı ile terbiye etse ve Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle büyütse, Allahü teâlâ, o kişiyi Cehennem ateşinden korur." "Bir kimsenin üç kızı olup da, onları besler, merhamet eder, terbiye ederse, Cennet on vacib olur."
Kızını ve kızkardeşini besleyenler hakkında şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin bir kızı ve iki kızkardeşi olup, onlara ihsanda bulunursa, Cennet'te ben onunla beraber olurum."
Resulullah aleyhisselam, bunu söylerken şehadet parmağı ile orta parmağını göstermiştir; yakın olacağından kinayedir. Diğer hadis-i şerifte: "Birinin, üç kızı ile üç kızkardeşi olur da onların ezalarına sabrederse, Allahü teâlâ o kimseyi Cennet-i alaya (en yüksek makama) ulaştırır", buyurunca, bir adam: "Ya Resulallah! İki kızı olsa da Cennet'e girer mi?" dedi. Resulullah aleyhisselam: "Bir olsa da yine Cennet'e girer" buyurdu.
Çocuk dünyaya gelince, sağ kulağına ezan,sol kulağına ezan okumak. Hz. Peygamber'in aleyhisselam torunu Hz. Hasan dünyaya geldiği zaman kulağına ezan okuduğu rivayet edilmiştir. Bir çocuk dünyaya geldiği zaman sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunması, bu çocuğa bir çok fayda sağlar. Resulullah aleyhisselam bir çocukla karşılaşınca şu duayı okurdu: "Ya Allah! Bunu hayırlı ve Allahtan korkanlardan eyle ve onu güzel bir surette yetiştir."
Anneler, babalar çocuklarının yüzlerine bakınca Sure-i İbrahim'deki Hz. İbrahim'in aleyhisselam duası olan şu mealdeki duayı okumalıdırlar: "Hamd olsun o Allaha ki, bana ihtiyarlık halimde İsmail'i, İshak'ı ihsan buyurdu. Şüphe yok ki, Rabbim her halde duayı işitiyor."
Çocuğa güzel isim koymak. Çünkü, kıyamette herkes ismi ile çağırılacaktır. Hadis-i şerifte: "Allah indinde sevgili olan isimler, (Abdullah, Abdurrahman)'dır" buyurulmuştur. Mehmed, Ahmed gibi medhi anlatan isimlerle çocuklara ikramda bulunulması; meşru olmayan (çirkin mana taşıyan) isimlerin değiştirilmesi hakkında hadisler rivayet edilmiştir. (Çocuklara kafir isimleri verilmemelidir. Bir de uydurma isimlerden de sakınmalıdır. Cengiz, Temuçin, Atilla, Ateş, Alev, Özbay gibi )
Çocuğu olanın bir hafta sonra, başındki tüyleri kırkıp altın veya gümüş para ile tartarak o parayı fukaraya tasadduk etmesi. Çünkü, Hz. Hasan dünyaya gelince Resulullah aleyhisselam, kızı Fatıma'ya, tüyünü kırkıp, o zamanın parasiyle tartmasını ve onu tasadduk etmesini emir buyurdu. Yedinci günü sünnet edilebilir. Çünkü, çocuk taze iken yarası çabuk iyileşir. Yedinci gününden yedi yaşına kadar sünnet etmek müstehaptır.
İmam Muhammed'e göre, akika kurbanı kesmek vacibtir. İmam Şafii'ye göre ise, sünnettir. Diğer imamlara göre, müstehaptır. Kesilecek kurban, erkek için iki koyun, kız çocuk için bir koyun olmalıdır. Resulullah aleyhisselam, akikayı keserken şu mealdeki duayı okurdu:
"Ya Allah! Bu filan oğlu filanın akikasıdır. Kanı, kanına; eti, etine; kemiği, kemiğine; kılı, kılına; derisi, derisine mukabildir. Ya Rab! Bu akikayı oğlum için Cehennem'e feda kıl."
Akikanın kemiklerini kırmamalı ve koyunun bir budunu ebe kadına verip, kalan kısımlarını fukaraya tasadduk etmelidir. Akikayı yedinci veya ondördüncü günde yapmalı, çocuğun ismini de bu müddet içinde takmalıdır. Çocuk, Allah tarafından anaya, babaya her hususta temiz olarak verilmiş bir emanettir. Ebeveyn, çocuklarını terbiye hususunda dikkatli davranırsa, çocuklarını maddi manevi yüksek mertebelere çıkarmış olurlar.
Aksi takdirde, çocuklarını helake sürükleyecekleri gibi, kıyamet gününde kendileri sorumlu olacaklardır. Hadis-i şerifte rivayet edildiğine göre, çocuğun anası ve bbasının üzerindeki haklarından biri de kendisine iyi ve güzel ad takmalarıdır. Çocuğuna dünyada iyi edep öğretmemek günahtır.
Âile efradını, çocuklarını terbiye etmeyip, İslami hususlarda cahil brakan ana ve babadan çocuklar Allah huzurunda davacı olacaklar ve şöyle diyeceklerdir: "Bizi, anamız, babamız cahil bıraktı. Haram lokma yedirdi. Haram elbise giydirdi. Biz, bunları bilmiyorduk. Hakkımızı onlardan al."
İnsanın, evladına verdiği en büyük hediye, terbiyedir." Doğan çocuk, bir süt anaya verilecekse bunun iyi, akıllı, kanı temiz, huyu güzel, itaatkar bir kadın olması uygun olur. Çünkü, kadının sütü çocuğun huyuna tesir eder. Bir hadis-i şerifte: "Evlad, emdiği süte göre hallenir" buyuruluyor. Nitekim, insanlarda yemeklere göre hal değişikliği olur. Yani haramdan haramzade olur. Nasıl ki, tohum iyi olursa, ekin de iyi olur. Hadis-i şerifte: "Haramdan çekinin. Çünkü, haramın binası er geç harab olur" buyurulmuştur.
Çocuğu ilk defa anası emzirmelidir. Sünnet olan budur. Sonra, süt anaya verilir. Çocuk konuşmaya başladı mı, evvela kelime-i tevhidi, yani (La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah ) cümlesini öğretmeli. Mü'minun suresinin yüz onaltıncı ayetini yedi defa, sonra Âyete'l-Kürsi'yi, Haşr suresinin on üç ayetini okutmalıdır. Çocuğa bunları okutmakta şu faydalar vardır:
Çocukta haya alameti belirir; aklı, anlayışı, damarları bunların nuru ile aydınlanır ve iyi evlad olur. Çocuğa küçük iken, öğretimesi lazım gelen hususlar da şunlardır: Yemeğe besmele ile başlamasını, sağ eliyle ve önünden yemesini, lokmasını küçük yapmasını, çok çiğnemesini, elini elbisesine sürmemesini, çok yemenin zararlı olduğunu anlatmak, az yemenin faydasını medh etmek, gibi. Ana, baba çocuğuna eski elbise giydirmemeli, bazı aşk maceralarının hususi hallerini öğretmemeli, menkıbelerini medh ve hikaye etmemelidir. Çünkü, bunların menkıbeleri çocuğun yoldan çıkmasına, sefahete düşmesine sebep olur. (Çocuklara zararlı kitapları okutmamalıdır.)
Bu hususta seçilecek yol, Peygamber'in aleyhisselam sözlerini, alimlerin, iyi kimselerin hallerini hikaye etmektir ki, bunlar onun kalbine tesir eder, alim olmak veya iyi insanlardan olmak hevesi uyanır ve onlara karşı sevgi beslemeye başlar.
Çocuk, yaramazlık yaptığında onu azarlamamalı, bazı zamanlarda yaptığı kötülüğü görmezlikten gelmelidir. Çünkü her zaman azarlanacak olursa, buna alışır, yüzgöz olur; tehditlerin, azarlamaların tesiri kalmaz. Anası çocuğu, "Kabahatlerini babana söylerim" diye korkutmalıdır. Çocukların tembel olmaması için yumuşak yatak üzerine yatırılmaması daha uygun olur. Arkasını açmaktan, çabuk yürümekten, akran ve emsallerine karşı elbiseleri ile, yediği yemekler ile böbürlenmekten, kibirlenmekten kat'iyyetle men etmelidir.
Başkasından bir şey alınca ona kızıp, bir daha almaması için şiddetle azarlanmalıdır ki, böylece belki kalbi yumuşar. Kötü huyların fenalıklarından, para ve madde sevgisinin zararlarından bahsetmelidir. Kahvehanelerde oturmaktan, fena meclislere, [tiyatrolara, sinemalara, moda defilelerine, kokteyllere, balolara, plajlara, çıplak gösterilere> gitmekten men etmeli, insanların yanında gerinmekten, esnemekten, parmaklarını çıtlatmaktan, çok konuşmaktan, otururken arkasını başkalarına çevirmekten, ayak ayak üstüne koyup oturmaktan, ellerini çenesinin altına koymaktan, bağdaş kurup oturmak gibi, edebe aykırı hareketlerden men etmelidir.
Bundan başka, yemin etmekten, herkesten evvel söze başlamaktan çekinilmesi lazım geldiğini öğretmelidir. Kur'an dinlemeğe teşvik etmeli, lüzumsuz şeylerle vakit geçirmenin doğru olmadığını, kötü şeylerden, fena kimselerden uzak kalmanın kendisi için selamet yolu olduğunu, sefih insanların meclisine gitmenin zararlı, köt ahlakın sirayet edici olduğunu söylemelidir.
Dini terbiyesine ve nasihata medar olacak alimlerin meclisine göndermelidir. İnsanların feyz menbaı olan Kur'an-ı Kerim'i ve lüzumlu bütün ilimleri öğretmelidir. Her türlü atıcılık, binicilik, yüzücülük gibi faydalı şeyler anlatılıp öğretilmelidir. Resul-i ekrem aleyhisselam bunların öğretilmesini emretmiştir
Mesela çocuğun iki yaşına kadar anne sütü içirilmesi, çocuğun islam ahlakıyla yetiştirilmesi, çocuğa güzel giysiler giydirilip temiz yataklarda yatırılması, helal rızık ile beslenmesi, güzel isim hakkı, sünnet olma hakkı, güzel terbiye edilme hakkı, eşit muamele hakkı, farzı ayn ilimleri öğrenme hakkı, yazı öğrenme hakkı, Kuan öğrenme hakkı, sanat ve zanaat öğrenme hakkı, yüzme ve atıcılık gibi sünette yeri olan sporları öğrenme hakkı, oyun hakkı, evlendirilme hakkı gibi hususlar getirilmiştir.
Bir kimse, çocuğu olduğu vakit müjdelenince onu bir nimet bilip, Allah'a hamd etmeli, Hadis-i şerifte: "Evlad kokusu, Cennet kokusudur." "Evlad dünyada nur, ahirette sürurdur", buyurulmuştur. Çocuğu beyaz elbiselere sarmalı. Çocuğun ağlamasından, anası ve babası üzülmemelidirler. Çünkü, ağlaması, anasına babasına tesbih, tehlil, dua ve istiğfar olur. Bir hadis-i şerifte: "Mü'minin evladı dört ay "La ilahe illallah", dört ay "Muhammedür Resulullah", dört ay "Ya Allah! Beni, anne ve babamı mağfiret et" der.
Erkek çocuk olunca sevinip de, kız olunca üzülmek yersizdir. Çünkü, bunların hangisinin daha hayırlı olacağını Allah'tan başka kimse bilemez. Aksine olarak, kız çocuğunda daha fazla memnuniyet göstermek lazımdır. Zira, Kur'an-ı Kerim'de Allahü teâlâ, çocuktan bahsederken, kız çocuğunu takdim ederek, mealen şöyle buyurmuştur: "Allah, dilediğine kız, dilediğine erkek evlad verir." Bu ayet-i kerime, kız çocuğunun erkek evladdan hayırl olduğuna delalet eder.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin bir kız evladı olsa da, onu İslam adabı ile terbiye etse ve Allah'ın kendisine verdiği nimetlerle büyütse, Allahü teâlâ, o kişiyi Cehennem ateşinden korur." "Bir kimsenin üç kızı olup da, onları besler, merhamet eder, terbiye ederse, Cennet on vacib olur."
Kızını ve kızkardeşini besleyenler hakkında şöyle buyurulmuştur: "Bir kimsenin bir kızı ve iki kızkardeşi olup, onlara ihsanda bulunursa, Cennet'te ben onunla beraber olurum."
Resulullah aleyhisselam, bunu söylerken şehadet parmağı ile orta parmağını göstermiştir; yakın olacağından kinayedir. Diğer hadis-i şerifte: "Birinin, üç kızı ile üç kızkardeşi olur da onların ezalarına sabrederse, Allahü teâlâ o kimseyi Cennet-i alaya (en yüksek makama) ulaştırır", buyurunca, bir adam: "Ya Resulallah! İki kızı olsa da Cennet'e girer mi?" dedi. Resulullah aleyhisselam: "Bir olsa da yine Cennet'e girer" buyurdu.
Çocuk dünyaya gelince, sağ kulağına ezan,sol kulağına ezan okumak. Hz. Peygamber'in aleyhisselam torunu Hz. Hasan dünyaya geldiği zaman kulağına ezan okuduğu rivayet edilmiştir. Bir çocuk dünyaya geldiği zaman sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunması, bu çocuğa bir çok fayda sağlar. Resulullah aleyhisselam bir çocukla karşılaşınca şu duayı okurdu: "Ya Allah! Bunu hayırlı ve Allahtan korkanlardan eyle ve onu güzel bir surette yetiştir."
Anneler, babalar çocuklarının yüzlerine bakınca Sure-i İbrahim'deki Hz. İbrahim'in aleyhisselam duası olan şu mealdeki duayı okumalıdırlar: "Hamd olsun o Allaha ki, bana ihtiyarlık halimde İsmail'i, İshak'ı ihsan buyurdu. Şüphe yok ki, Rabbim her halde duayı işitiyor."
Çocuğa güzel isim koymak. Çünkü, kıyamette herkes ismi ile çağırılacaktır. Hadis-i şerifte: "Allah indinde sevgili olan isimler, (Abdullah, Abdurrahman)'dır" buyurulmuştur. Mehmed, Ahmed gibi medhi anlatan isimlerle çocuklara ikramda bulunulması; meşru olmayan (çirkin mana taşıyan) isimlerin değiştirilmesi hakkında hadisler rivayet edilmiştir. (Çocuklara kafir isimleri verilmemelidir. Bir de uydurma isimlerden de sakınmalıdır. Cengiz, Temuçin, Atilla, Ateş, Alev, Özbay gibi )
Çocuğu olanın bir hafta sonra, başındki tüyleri kırkıp altın veya gümüş para ile tartarak o parayı fukaraya tasadduk etmesi. Çünkü, Hz. Hasan dünyaya gelince Resulullah aleyhisselam, kızı Fatıma'ya, tüyünü kırkıp, o zamanın parasiyle tartmasını ve onu tasadduk etmesini emir buyurdu. Yedinci günü sünnet edilebilir. Çünkü, çocuk taze iken yarası çabuk iyileşir. Yedinci gününden yedi yaşına kadar sünnet etmek müstehaptır.
İmam Muhammed'e göre, akika kurbanı kesmek vacibtir. İmam Şafii'ye göre ise, sünnettir. Diğer imamlara göre, müstehaptır. Kesilecek kurban, erkek için iki koyun, kız çocuk için bir koyun olmalıdır. Resulullah aleyhisselam, akikayı keserken şu mealdeki duayı okurdu:
"Ya Allah! Bu filan oğlu filanın akikasıdır. Kanı, kanına; eti, etine; kemiği, kemiğine; kılı, kılına; derisi, derisine mukabildir. Ya Rab! Bu akikayı oğlum için Cehennem'e feda kıl."
Akikanın kemiklerini kırmamalı ve koyunun bir budunu ebe kadına verip, kalan kısımlarını fukaraya tasadduk etmelidir. Akikayı yedinci veya ondördüncü günde yapmalı, çocuğun ismini de bu müddet içinde takmalıdır. Çocuk, Allah tarafından anaya, babaya her hususta temiz olarak verilmiş bir emanettir. Ebeveyn, çocuklarını terbiye hususunda dikkatli davranırsa, çocuklarını maddi manevi yüksek mertebelere çıkarmış olurlar.
Aksi takdirde, çocuklarını helake sürükleyecekleri gibi, kıyamet gününde kendileri sorumlu olacaklardır. Hadis-i şerifte rivayet edildiğine göre, çocuğun anası ve bbasının üzerindeki haklarından biri de kendisine iyi ve güzel ad takmalarıdır. Çocuğuna dünyada iyi edep öğretmemek günahtır.
Âile efradını, çocuklarını terbiye etmeyip, İslami hususlarda cahil brakan ana ve babadan çocuklar Allah huzurunda davacı olacaklar ve şöyle diyeceklerdir: "Bizi, anamız, babamız cahil bıraktı. Haram lokma yedirdi. Haram elbise giydirdi. Biz, bunları bilmiyorduk. Hakkımızı onlardan al."
İnsanın, evladına verdiği en büyük hediye, terbiyedir." Doğan çocuk, bir süt anaya verilecekse bunun iyi, akıllı, kanı temiz, huyu güzel, itaatkar bir kadın olması uygun olur. Çünkü, kadının sütü çocuğun huyuna tesir eder. Bir hadis-i şerifte: "Evlad, emdiği süte göre hallenir" buyuruluyor. Nitekim, insanlarda yemeklere göre hal değişikliği olur. Yani haramdan haramzade olur. Nasıl ki, tohum iyi olursa, ekin de iyi olur. Hadis-i şerifte: "Haramdan çekinin. Çünkü, haramın binası er geç harab olur" buyurulmuştur.
Çocuğu ilk defa anası emzirmelidir. Sünnet olan budur. Sonra, süt anaya verilir. Çocuk konuşmaya başladı mı, evvela kelime-i tevhidi, yani (La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah ) cümlesini öğretmeli. Mü'minun suresinin yüz onaltıncı ayetini yedi defa, sonra Âyete'l-Kürsi'yi, Haşr suresinin on üç ayetini okutmalıdır. Çocuğa bunları okutmakta şu faydalar vardır:
Çocukta haya alameti belirir; aklı, anlayışı, damarları bunların nuru ile aydınlanır ve iyi evlad olur. Çocuğa küçük iken, öğretimesi lazım gelen hususlar da şunlardır: Yemeğe besmele ile başlamasını, sağ eliyle ve önünden yemesini, lokmasını küçük yapmasını, çok çiğnemesini, elini elbisesine sürmemesini, çok yemenin zararlı olduğunu anlatmak, az yemenin faydasını medh etmek, gibi. Ana, baba çocuğuna eski elbise giydirmemeli, bazı aşk maceralarının hususi hallerini öğretmemeli, menkıbelerini medh ve hikaye etmemelidir. Çünkü, bunların menkıbeleri çocuğun yoldan çıkmasına, sefahete düşmesine sebep olur. (Çocuklara zararlı kitapları okutmamalıdır.)
Bu hususta seçilecek yol, Peygamber'in aleyhisselam sözlerini, alimlerin, iyi kimselerin hallerini hikaye etmektir ki, bunlar onun kalbine tesir eder, alim olmak veya iyi insanlardan olmak hevesi uyanır ve onlara karşı sevgi beslemeye başlar.
Çocuk, yaramazlık yaptığında onu azarlamamalı, bazı zamanlarda yaptığı kötülüğü görmezlikten gelmelidir. Çünkü her zaman azarlanacak olursa, buna alışır, yüzgöz olur; tehditlerin, azarlamaların tesiri kalmaz. Anası çocuğu, "Kabahatlerini babana söylerim" diye korkutmalıdır. Çocukların tembel olmaması için yumuşak yatak üzerine yatırılmaması daha uygun olur. Arkasını açmaktan, çabuk yürümekten, akran ve emsallerine karşı elbiseleri ile, yediği yemekler ile böbürlenmekten, kibirlenmekten kat'iyyetle men etmelidir.
Başkasından bir şey alınca ona kızıp, bir daha almaması için şiddetle azarlanmalıdır ki, böylece belki kalbi yumuşar. Kötü huyların fenalıklarından, para ve madde sevgisinin zararlarından bahsetmelidir. Kahvehanelerde oturmaktan, fena meclislere, [tiyatrolara, sinemalara, moda defilelerine, kokteyllere, balolara, plajlara, çıplak gösterilere> gitmekten men etmeli, insanların yanında gerinmekten, esnemekten, parmaklarını çıtlatmaktan, çok konuşmaktan, otururken arkasını başkalarına çevirmekten, ayak ayak üstüne koyup oturmaktan, ellerini çenesinin altına koymaktan, bağdaş kurup oturmak gibi, edebe aykırı hareketlerden men etmelidir.
Bundan başka, yemin etmekten, herkesten evvel söze başlamaktan çekinilmesi lazım geldiğini öğretmelidir. Kur'an dinlemeğe teşvik etmeli, lüzumsuz şeylerle vakit geçirmenin doğru olmadığını, kötü şeylerden, fena kimselerden uzak kalmanın kendisi için selamet yolu olduğunu, sefih insanların meclisine gitmenin zararlı, köt ahlakın sirayet edici olduğunu söylemelidir.
Dini terbiyesine ve nasihata medar olacak alimlerin meclisine göndermelidir. İnsanların feyz menbaı olan Kur'an-ı Kerim'i ve lüzumlu bütün ilimleri öğretmelidir. Her türlü atıcılık, binicilik, yüzücülük gibi faydalı şeyler anlatılıp öğretilmelidir. Resul-i ekrem aleyhisselam bunların öğretilmesini emretmiştir