1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Sıfatı İMAN AMENTÜ...

Gönderilme zamanı: 25 Haz 2009 17:40
gönderen dilaverkizak
Ve dahi sıfat-ı iman altıdır:

"Âmentü billahi": Ben Allahu azimü'ş-şan'ın varlığına ve birliğine inandım, iman getirdim. Allahu azimü'ş-şan vardır ve birdir, şeriki (ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur, mekândan münezzehtir, kemal sıfatlarıyla muttasıftır ve noksan sıfatlardan beridir; kemal sıfatlar Allahu azimü'ş-şan'da bulunur, noksan sıfatlar bizlerde bulunur. Bizlerde bulunan noksan sıfatlar elsizlik ve ayaksızlık ve gözsüzlük, hastalık, sağlık, yemek, içmek; buna müşabih şeyler çoktur, bunlar bizlerde bulunur. Ve Allahu azimü'ş-şan'da bulunan yedi kat gökleri direksiz durdurduğu gibi ve yerde yılanları ayaksız yürüttüğü ve havada kuşları uçurduğu ve cümle mahlukatı yaratıp rızkını verdiği gibi bu da Allahu azimü'ş-şan'ın kemal sıfatlarından bir eserdir.

Ve dahi Allahu azimü'ş-şan hakkında bizlere bilmesi vacip olan sıfat-ı nefsiyye birdir: Vücud (var olmak). Allahu azimü'ş-şan'ın var olmasına naklen delil "Şüphesiz ben Allah'ım" (Tâha 20/14) kavl-i şerifidir. Aklen (delil), bu âlemleri halk eden mevcuttur, olmaması muhaldir.

Ve dahi sıfat-ı nefsiyye; zat onsuz ve ol zatsız tasavvur ve mülahaza olunmaz.

Ve dahi Allahu azimü'ş-şan hakkında bize bilmesi vacip olan sıfât-ı zatiyye beştir:

Kıdem: Allahu azimü'ş-şan'ın varlığının evveli olmamak,

Beka: Allahu azimü'ş-şan'ın varlığının ahiri (sonu) olmamak. Buna Vâcibü'l-vücud derler. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "O Evvel'dir, Âhır'dir, Zâhir'dir, Bâtın'dır" (Hadid 57/3) kavl-i şerifidir. Aklen delil; varlığının evveli ve âhiri olsa, sonra olmuş olup âciz ve nakıs (eksik) olurdu. Âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Kıyam bi-nefsihi: Allahu azimü'ş-şan'ın zatında ve sıfatında ve ef âlinde (fiillerinde) kimseye muhtaç olmaması. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Allah ganidir (ihtiyaç sahibi değildir), siz ise muhtaç fakirlersiniz" (Muhammed. 47/38) kavl-i şerifidir. Aklen delil; bu sıfatlar O'nda olmamış olsa âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Muhalefettin li'l-havâdis: Allahu azimü'ş-şan'ın zatında ve sıfatında kimseye benzememesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Yeryüzünde ve gökyüzünde O'nun benzeri bir şey yoktur" (Şûra 42/11) kavl-i şerifidir. Aklen delil; bu sıfatlar O'nda olmamış olsa âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Vahdaniyyet: Allahu azimü'ş-şan'ın zatında ve sıfatında ve ef âlinde şeriki (ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur. Naklen delil Allah Taâlâ'nın 'Deki O Allah Bir'dir" (İhlas 112/1) kavl-i şerifidir. Aklen delil; eğer ortağı olsa âlem fena olurdu, biri yaratmasın(ı) diler ve biri yaratmamasın(ı) dilerdi. Sıfat-ı zatiyye mefhumunda zatiyyet (zata mahsusluk) olduğu için sıfât-ı zatiyye dediler.

Ve dahi Allahu azimü'ş-şan'ın hakkında bizlere bilmesi vacip olan sıfât-ı subûtiyye sekizdir: Hayat, ilim, sem', basar, irade, kudret, kelâm, tekvin. Bu sıfatların mânaları budur ki:

Hayat: Allahu azimü'ş-şan'ın diri olması. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Allah kendisinden başka tanrı olmayandır, diridir, kayyumdur" (Bakara 2/255) kavl-i şerifidir. Aklen delil; Allahu azimü'ş-şan diri olmasa bu mahlukat vücuda gelmezdi.

İlim: Allahu azimü'ş-şan'ın bilmesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Görünmeyeni ve görüneni bilendir" (Ra'd, 13/9) kavl-i şerifidir. Aklen delil; Allahu azimü'ş-şan'ın bilmesi olmasa âciz ve nakıs olurdu; âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Sem': Allahu azimü'ş-şan'ın işitmesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "O işitendir, bilendir" (Bakara 2/137) kavl-i şerifidir. Aklen delil; işitmesi olmasa âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Basar: Allahu azimü'ş-şan'ın görmesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "O işitendir, görendir" (Şûra 42/11) kavl-i şerifidir. Aklen delil; görmesi olmasa âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

İrade: Allahu azimü'ş-şan'ın dilemesi, Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Şüphesiz Allah dilediğini yapar" (Hac 22/18) kavl-i şerifidir. Aklen delil; eğer dilemesi olmasa âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Kudret: Allahu azimü'ş-şan'ın gücünün yetmesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (Bakara 2/20) kavl-i şerifidir. Aklen delil; eğer gücü yetmese âciz ve nakıs olurdu, âciz ve nakıs olmak Allahu azimü'ş-şan'ın hakkında muhaldir.

Kelâm: Allahu azimü'ş-şan'ın söylemesi. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Allah Musa'ya konuştu" (Nisa 4/164) kavl-i şerifidir. Aklen delil; eğer söylemesi olmasa âciz ve nakıs olur idi, bu Allahu azimü'ş-şan hakkında muhaldir.

Tekvin: Allahu azimü'ş-şan haliktır, her şeyi yaratan O'dur, O'ndan gayrı yaratıcı yoktur. Naklen delil Allah Taâlâ'nın "Allah her şeyin yaratıcısıdır" (Zümer 39/62) kavl-i şerifidir. Aklen delil; yerlerde ve göklerde acaip mahlukatı vardır, cümlesini yaratan O'dur.

Ve dahi Allahu azimü'ş-şan'ın hakkında bize bilmesi vacip olan sıfât-ı maneviye sekizdir. Hayy, alîm, semî, basîr, mürîd, kadîr, mütekellim, mükevvin. Bu sıfât-ı şeriflerin mânaları budur ki : Hayy, Allahu azimü'ş-şan diri olucudur. Semî, sem'-i kadîmiyle (başlangıcı olmayan işitmesiyle) işiticidir. Basîr, Allahu azimü'ş-şan basar-ı kadîmiyle görücüdür. Mürîd, Allahu azimü'ş-şan irade-i kadîmesiyle dileyicidir. Alîm, Allahu azimü'ş-şan ilm-i kadîmiyle bilicidir. Kadîr, Allahu azimü'ş-şan kudret-i kadîmesiyle gücü yeticidir. Mütekellim, Allahu azimü'ş-şan kelâm-ı kadîmiyle söyleyicidir. Mükevvin, Allahu azimü'ş-şan halk edicidir.

Allah Taâlâ hakkında muhal olan sıfatlar bunların zıddıdır.

'Ve melâiketihi": Dahi ben Allahu azimü'ş-şan'ın meleklerine inandım, iman getirdim. Allahu azimü'ş-şan'ın melekleri vardır, onlar nurdan halk olunmuştur. Yemezler ve içmezler, onlarda erkeklik ve dişilik olmaz. Gökten yere inerler ve yerden göğe çıkarlar ve bir halden bir hale girerler ve göz açıp yumunca onlar Allahu azimü'ş-şan'a âsi olmazlar ve bizcileyin (bizim gibi) günah etmezler ve onların içinde mukarrebler (Allah'a yakın olanlar) ve peygamberler vardır. Cümlesinin efdali Cebrail, Mikâil, İsrafil, Azrail âleyhimü's-selâmdır. Bunlar cümle meleklerin peygamberleridir ve onlann her-birisini Allahu azimü'ş-şan bir hizmete koşmuştur, kıyamete kadar bir hizmete dahi nöbet gelmez.

'Ve kütübihi" : Dahi (ben) Allahu azimü'ş-şan'ın kitaplarına inandım, iman getirdim. Allahu azimü'ş-şan'ın kitapları vardır, cümlesi yüz dört kitaptır; yüzü suhuftur ve dördü büyük kitaptır.

Tevrat Hazreti Musa aleyhi's-selâma, Zebur Hazreti Davud aleyhi's-selâma, İncil Hazreti İsa aleyhi's-selâma, Kur'an bizim peygamberimiz Muhammed aleyhi's-selâma nazil olmuştur.

Yüz suhufun

10 suhufu Hazreti Âdem aleyhi's-selâma,
50 suhufu Şît aleyhi's-selâma,
30 suhufu İdris aleyhi's-selâma,
10 suhufu İbrahim aleyhi's-selâma,

Bunların cümlesini Cebrail aliyhi's-selâm indirmiştir, cümlesinden sonra Kur'an-ı azimü'ş-şan nazil olmuştur, az az, âyet âyet yirmi üç senede tamam olmuştur, hükmü kıyamete değin bakidir; nesihten (hükümsüz bırakılmaktan) ve tebdilden (değiştirilmeden) beridir.

'Ve rusulihi": Dahi ben Allahu azimü'ş-şan'ın peygamberine inandım, iman getirdim. Allah Taâlâ'nın peygamberleri vardır; evveli Hazreti Âdem aleyhi's-selâm, âhiri bizim peygamberimiz Hazreti Muhammedeni'l-Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem. Bu ikisinin arasında çok peygamberler gelmiş ve geçmiştir, onların sayısını Allahu azimü'ş-şan bilir.

Ve dahi peygamberler hakkında bizlere bilmesi vacip olan sıfatlar beştir : Sıdk, emanet, tebliğ, ismet, fetanet.

Sıdk: Cümle peygamberlerin sözlerinde sâdık olması,

Emanet: Onlar emanete hıyanetlik etmezler,

Tebliğ: Onlar(ın) Allahu azimü'ş-şan'ın emrini ve nehyini bilip ümmetlerine beyan edip ulaştırması,

İsmet: Büyük ve küçük günahlardan beri olmak,

Fetanet: Cümle peygamberlerin nastan (insanlardan) akıllı olması.

Caiz olan sıfatlar beştir: Onlar yerler ve içerler ve hasta olur ve dünyalarını değiştirirler, onlar bizim gibi dünyaya muhabbet etmezler.

' Ve'l-yevmi'l-âhıri": Dahi ben kıyamet gününe inandım ve iman getirdim. Cümlemiz ölüp yine dirilsek gerektir. Cennet ve Cehennem, mizan, sırat, haşır ve neşir, azab-ı kabir (kabir azabı), Münker ve Nekir suali haktır ve olacaktır.

'Ve bi'l-kaderi hayrihi ve şerrihi minallâhi taâlâ": Dahi hayır ve şer, olup ve olacakların cümlesinin Allahu azimü'ş-şan'ın takdiriyle ve dilemesiyle ve yaratmasıyla ve Levh-i mahfuz'a yazmasıyla olduğuna inandım, iman getirdim, asla kalbimizde şek ve şüphe yoktur.

"Eşhedü ellâ ilahe illallah ve eşhedû enne Muhammeden abduhu ve resûlüh."

Ve dahi itikatta mezhebim birdir; ehl-i sünnet ve'l-cemaat mezhebidir ki bu mezheptenim. Amelde mezhep dörttür: İmam-ı Azam, İmam-ı Şafiî, İmam-ı Mâlik, İmam-ı Ahmed b. Hanbel. Bu dört mezhepten her hangisine olursa taklit etmek caizdir. Lakin biz İmam-ı Azam mezhebindeniz. İmam-ı Azam mezhebi savaptır (doğrudur), hata olmak ihtimali var; gayrı mezhepler hatadır, savap olmak ihtimali vardır.