İBRETLİK BİR HİKAYE
İBRETLİK BİR HİKAYE
Vaktiyle Bursa’ da bir müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!..”
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu
Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır…”
dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş.
Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş.
Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…”
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslüman’a haram yazarsın?..”
Adam, başı önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin isbat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”
- “Eeee?!..”
- “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...”
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultânım, artık bırakmak zamanıdır” demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz içinyaptırınız Sultânım” demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutlulukk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım?..
Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa va’zı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlar’a su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş...
Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu
Müslüman’a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?..” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır…”
dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir!” demiş.
Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş.
Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…”
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl,
Müslüman’a haram yazarsın?..”
Adam, başı önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin isbat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım…”
- “Eeee?!..”
- “Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim...”
Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultânım, artık bırakmak zamanıdır” demiş.
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
- “Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz içinyaptırınız Sultânım” demiş.
Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutlulukk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla
daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, pâyitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...
Ve ne olmuş bilin bakalım?..
Bir ALLAH’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa va’zı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış...
Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlar’a su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..” demiş...
- dilaverkizak
- Mesajlar: 107
- Kayıt: 25 Haz 2009 17:26
Re: İBRETLİK BİR HİKAYE
s.a. hikaye ibretlik değil kafa karıştırıcı ve fitneye sebeb çıkarıcı ....
* hikayede geçen kadı veya sultana intikal olduysa mutlaka şeyhülislamdan geçmiş demekliktir... osmanlı zamanındaki kadı ve şeyhülislamlar atamayla değil imtahandan maddi ve manevi imtahandan geçirildikten sonra getirilir ve hemen hemen hepsi firaset sahibi kişilerdi ve 4 mezhepde içtihad safhasındadılar.
* hikayede geçen sultan ... osmanlı zamanındaki sultanlar yetiştirildiği yerler medreseler okutulan kitap cümle ilim kitapları hocaları zamanın evliyaullahları bunlar icma ile sabittir.
* Hikayede hocayı tutuklamalarına ahalinin hahamlar ve papazlar gibi isyan ve bırakılması ve hoca için hiçbir surette baş kaldırma serbest bırakılması için yalvarma olmaması hatta rica bile edilmez çünkü sultanın kararı şeyhülislam kararı onun kararı şeriat yani allah resulullah sözü ... haklı yada haksız dahi olsak hükümete devlete baş kaldıramaz itiraz edemeyiz...
şimdi diyeceksinki be aam ben hikaye yazdım öze bak yazdın ama anlam bir gibi görüksede avamlar çeşit çeşit anlam çıkarır deme bu site herkeze açık adam arama motorundan yazdı bu çıktı bak islam formu bunu yazmış bende bu hikayeyi herkeze anlatam dedi vebal... anlam nerden nereye geldi.. hayrat çeşme-yol-köprü-okul v.s. hizmet için yapılır allah rızası için yapılır rabbi t.a.lanın rahman c.c. sıfatı mukabilince kafirde müslümde müşrikde takdiri ile içer ve hüküm yazan yazdıran kellesi alınmaktır... evet haram demek odurki kitabullahta yazılı ola yani rabbi t.a.la açık açık yazmış ola kitapta böyle şey yazılı değilse mubah olan şeye haram demek haram olan şeye helal demek imanı götürür deyenin katli vacibdir.. şimdi bir konu nerden nerelere geldi... işte böyle zanlara getirmek bile veballidir, sonra bulupta bu yazıları okuyanları yanlış değerlendirip anlayıp anlatanlardan nasıl helallik alacaz adamın ayağını kaydırdıysak biz sebeb olduk deme dilin kemiği yok işte ..... vesselam ...... heryerde herşey denilmez tartıp biçilmedikçe değeri anlaşılmaz şeriatle ölçülmedikçe bir laf imanı götürürken ibadatlar zail olurken dem vurmamak gerek bilmediklerden öz öze değdi bilgi dağarcığa değdi sebeb netice fıkıh itikad buldu... demiştir cümle evliyaullah pirler piranlar 4 mezhebe uymak gerek baktım gözü diktim imamı rabbani k.s. o bile ikinci binin yenileyicisi dedi tasavvufta şarttır zahir ilmi öğrenmeli cümle ihvan önce akaid sonra fıkıh iki kanad edinip öyle uçmalı diyar diyar yazmaklık olsun diye yazarsa bu cahil avam derviş ben ümmüyüm derse getirir delil muhammedden bak hira dağında dedi ben okumam olmayan ümmüyüm ikra ikra ikra ayet geldi oku demeklikle işte oldu paki alim c.c. zılli cümle ümmette ilim her dem boşa sarf etmemek gerek nefes illa ilim rabbi zıdni ilmen ve fehmen ve imamen demeli sarılmalı ehli sünnet alimlerinin kitablarına vesselam dedi bu ubeydi asi.....
* hikayede geçen kadı veya sultana intikal olduysa mutlaka şeyhülislamdan geçmiş demekliktir... osmanlı zamanındaki kadı ve şeyhülislamlar atamayla değil imtahandan maddi ve manevi imtahandan geçirildikten sonra getirilir ve hemen hemen hepsi firaset sahibi kişilerdi ve 4 mezhepde içtihad safhasındadılar.
* hikayede geçen sultan ... osmanlı zamanındaki sultanlar yetiştirildiği yerler medreseler okutulan kitap cümle ilim kitapları hocaları zamanın evliyaullahları bunlar icma ile sabittir.
* Hikayede hocayı tutuklamalarına ahalinin hahamlar ve papazlar gibi isyan ve bırakılması ve hoca için hiçbir surette baş kaldırma serbest bırakılması için yalvarma olmaması hatta rica bile edilmez çünkü sultanın kararı şeyhülislam kararı onun kararı şeriat yani allah resulullah sözü ... haklı yada haksız dahi olsak hükümete devlete baş kaldıramaz itiraz edemeyiz...
şimdi diyeceksinki be aam ben hikaye yazdım öze bak yazdın ama anlam bir gibi görüksede avamlar çeşit çeşit anlam çıkarır deme bu site herkeze açık adam arama motorundan yazdı bu çıktı bak islam formu bunu yazmış bende bu hikayeyi herkeze anlatam dedi vebal... anlam nerden nereye geldi.. hayrat çeşme-yol-köprü-okul v.s. hizmet için yapılır allah rızası için yapılır rabbi t.a.lanın rahman c.c. sıfatı mukabilince kafirde müslümde müşrikde takdiri ile içer ve hüküm yazan yazdıran kellesi alınmaktır... evet haram demek odurki kitabullahta yazılı ola yani rabbi t.a.la açık açık yazmış ola kitapta böyle şey yazılı değilse mubah olan şeye haram demek haram olan şeye helal demek imanı götürür deyenin katli vacibdir.. şimdi bir konu nerden nerelere geldi... işte böyle zanlara getirmek bile veballidir, sonra bulupta bu yazıları okuyanları yanlış değerlendirip anlayıp anlatanlardan nasıl helallik alacaz adamın ayağını kaydırdıysak biz sebeb olduk deme dilin kemiği yok işte ..... vesselam ...... heryerde herşey denilmez tartıp biçilmedikçe değeri anlaşılmaz şeriatle ölçülmedikçe bir laf imanı götürürken ibadatlar zail olurken dem vurmamak gerek bilmediklerden öz öze değdi bilgi dağarcığa değdi sebeb netice fıkıh itikad buldu... demiştir cümle evliyaullah pirler piranlar 4 mezhebe uymak gerek baktım gözü diktim imamı rabbani k.s. o bile ikinci binin yenileyicisi dedi tasavvufta şarttır zahir ilmi öğrenmeli cümle ihvan önce akaid sonra fıkıh iki kanad edinip öyle uçmalı diyar diyar yazmaklık olsun diye yazarsa bu cahil avam derviş ben ümmüyüm derse getirir delil muhammedden bak hira dağında dedi ben okumam olmayan ümmüyüm ikra ikra ikra ayet geldi oku demeklikle işte oldu paki alim c.c. zılli cümle ümmette ilim her dem boşa sarf etmemek gerek nefes illa ilim rabbi zıdni ilmen ve fehmen ve imamen demeli sarılmalı ehli sünnet alimlerinin kitablarına vesselam dedi bu ubeydi asi.....
ديلاور قيزاكUbeydi Asi Rufai Dervişi Arif oğlu Dilaver Cosoviç "KIZAK"
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
Re: İBRETLİK BİR HİKAYE
slm aleyküm kardeş,
Bu hikayede anlatılmak istenen Müslümanlarda birlik ve beraberliğin olmadığı;
Şöyle bir dünya ya baktığımızda Uzakdoğu , ortadoğu hatta yanı başımızda Irakta Müslümanlar hep eziliyor , sömürülüyor olmadık işkencelere maruz kalıyor.
Şimdi sana soruyorum Müslümanlar birlik beraberlik içinde olsalar böyle mi olurdu.
Ben bu hikayeden bunları anladım.Tabi ki senin anlayış tarzınada saygı duyarım.
Slm aleyküm
Bu hikayede anlatılmak istenen Müslümanlarda birlik ve beraberliğin olmadığı;
Şöyle bir dünya ya baktığımızda Uzakdoğu , ortadoğu hatta yanı başımızda Irakta Müslümanlar hep eziliyor , sömürülüyor olmadık işkencelere maruz kalıyor.
Şimdi sana soruyorum Müslümanlar birlik beraberlik içinde olsalar böyle mi olurdu.
Ben bu hikayeden bunları anladım.Tabi ki senin anlayış tarzınada saygı duyarım.
Slm aleyküm
MECAZ MANAYA DİKKAT
S.a değerli kardeşler reis kardeşimizin yazdığı hikaye çok güzeldi bazı şeyler ilk başta garip gelsede sonuna bakmak lazımdır bu yüzden bende diğer kardeşler gibi hikayeyi bu yönde algıladım ama Dilaver kardeş sen ilk başına bakıp farklı algılamışsın burda vurgulanmak istenen diğer toplumların yaptığı gibi müslümanların birlik beraberlik içerisinde olmamaları ki gerçektir sorarım size günümüzde savaşlar hangi ülklerde olmaktadır(cevap:hep müslüman ülkelerde) ama 1,5 milyarlık islam alemi bölündükçe bölünmüş Alevi, sunni,şii bunlarda kendi içinde bölünmüş nereye kadar??? birde Yokluk kapısına yazdığın yazı kişileri incitecek düzeyde o kardeşimizi kırmışsın büyük puntoları geri almanı rica ediyorum ayrıca bu tür kişiye özel mesajları sadece kişinin göreceği özel mesajlar kısmına atalım lütfen Tuba kardeşimizi ben tanıyorum ve niyetini biliyorum amacı sadece forumu canlı tutmak ve kardeşlik bağlarını pekiştirmektir
Selam ve Dua ile Hoşçakalın
- YOKLUK KAPISI
- Mesajlar: 30
- Kayıt: 23 May 2009 21:10
Re: İBRETLİK BİR HİKAYE
.......
En son YOKLUK KAPISI tarafından 09 Ağu 2010 00:25 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
İNNELLAHE ALA KÜLLİ ŞEY'İN KADİR
- dilaverkizak
- Mesajlar: 107
- Kayıt: 25 Haz 2009 17:26
Re: İBRETLİK BİR HİKAYE
s.a. kardeş biz böyle anladık biz cahiliz bizim gibi bu siteyi okuyanlarda aynı anladı ise ne yapacaksınız bu site umuma açık bu kadar benim gibi anlıyanlardan müteşekkil kişilerde anlarsa ne olacak... sayın seyyidim saygım size sonsuz daha önce yokluk kapısına yazdık dediniz dedemizin yareni eyvallah dedik yazdıkları alladık süsledik şimdi bize laf eder ezer onu yüceltirseniz bize cevap yazmak düşer ve çekiliriz biz ilimle anlamaya çalışırız kusura bakmayın biz ümmü değil cahiliz döner kitapları tenkid eder bakarız anlamak istediğimiz gibi değil yada yokluk kapısının süslü şiirleri gibi baştaki harflerle anlam çıkarmayız cümlelerdeki bütünlükten ehli sünnete mualif yazı anlayış varsa tenkid ederiz. doğru söyleyeni 9 köyden kovar misali... bizim bu siteden üyeliğimizi iptal ediniz bir daha bu siteye girmeyiz sizin kalbinizi biz kırmadık başkalarını tenkid için yazamayacak başkalarını yüceltmek için onların doğruları doğru kabul edeceksek bize eyvallah seyyid abim sizin damarlarınızdaki kana ceddinize hürmetle hakkınızı helal ediniz ama bizim tenkitimiz isabetlidir ehli sünnet alimlerinin bildiklerine göredir.. "bakın islamboli hz.retleri amentü şerhinin orjinalinde yazılı imanı götüren sebebleri bir okuyalım osmanlıcasında " baskısı türkçeye çevrilmedi piyasadaki numan kurtulmuş beyin sapık tercemeside değil asıl kitapta yazılmış.... hikayede diğer din adamlarının birbirlerine verdiği değer anlatılmış seyyidim onların ahlakı ahlakı emimme biz müslümanlar ahlakı zemmimme içindemiyiz okuyan değme bir insan senden benden gayrı herkez bu siteye giriyor okudu ne anladı ... yahudiler hıristiyanlar birbirine düşkün iyi ahlaklı hoşgörülü bak rufailerde sitesinde yazmışlar demiyecekmi bunu senin müdahele etmen gerekirken abi kırmayalım diyorsun ha hata yapanlar kırılmasın onlar yabancı değil bizden bu bunu salla bu salağın teki bizden olanlara bakarızmı diyorsun ... peki yanlış anlayanlara yanlış değerlendirenlere imanı zedelenenlerin vebali kime gidecek .... okurken önce avam gibi okumak anlamak lazım unutmayın arama motorlarında yazılan bir kelimede bu yazılara binlerce kişi ulaşıyor okuyanların imanı zedelenirse bunu sorumlusu kim.... vesselam kusura bakmayın siz bu sitede yazdığınız ve altına yokluk kapısı yazdığı için bizde buraya yazdık.... dini islam ehli sünnet velcemaat itikadı ve inancına ters düşen her kelimenin herkezin karşısında tenkide varım evet yanlış anlaşılmalardan dinde reformcular türedi bidatlar türedi...YOKLUK KAPISI yazdı:Selam, gönül ehline olsun.
Çok kıymetli Rufai abim,dikkat ve rikkatiniz için çok teşekkür ederim ama sizde takdir edersinizki biz artık alışkanlık haline getirdik,büyük küçük demeden her türlü davranışa o anki hal üzere müdahale etmeye çalışıyoruz.Allah sizi inandırsın ne kırılmış nede kırmak istemişimdir.Bu tür durumlara hep gülümseyip,olur olur oda bizim bir kardeşimizdir deyip geçmişimdir.Cevaplarımın aktarımı ise aleni yazılanlara muhakkak cevap hakkı doğduğu içindir.Cevap vermeme gibi bir ihtimalde susknluğumuz evet algılanıp bizimde bazı sert taşlamalara eyvallah ettiğimiz anlaşılabilir.Bu açıdandır ki her cümleye kendi uslübumuzca kelam etmişliğimizdir. Yoksa ne olursa olsun her müslüman kardeşimiz bu yolda bir damladır,umman için o damlaların tamamı gerek.Ben hiç kırılmadım kırılmamda ama ortaya koyduğum hakikatler kimseleri kırıyor incitiyor batıyor ise bundan ben asla mesul değilim.Kayıp ne olursa olsun ağzımızdaki söz doğru,yolumuz sıratımüstakiym olsun.Zira Rufai Hz. ne buyurdu-"şeyhinle şeriat ihtilafa düşerse sen şeriatten yana ol."Bizde bu yol üzere karşımızdaki kişilerden ayrım yapmadan doğruyu söylemekten kaçınmayız ve vazgeçemeyiz.
Vesselam.
ديلاور قيزاكUbeydi Asi Rufai Dervişi Arif oğlu Dilaver Cosoviç "KIZAK"
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani.